Cape Town Seyahatimiz 3: Kırmızı Otobüs Turları
Cape Town yazı serimiz daha heyecan verici aktivitelerle devam ediyor. Şehir içinde dolaşılacak yerleri yazdıktan sonra şimdi de 2 günlük Hop On/Hop Off otobüsleriyle şehrin etrafında yaptığımız turlardan bahsetmek istiyorum.
Dünyanın hemen tüm büyük şehirlerinde turistler için en kolay ulaşım araçları olan iki katlı ve kırmızı Sightseeing otobüsleri Cape Town’da da oldukça işe yarıyor. Tek biletle şehirde görülecek neresi varsa görebiliyorsunuz, üstelik verilen kulaklıklar ile gezerken bir yandan da gördüğünüz yapılara, tarihi eserlere ve semtlere ait faydalı ve ilginç bilgileri kendi dilinizde dinleyerek öğrenebiliyorsunuz.
Daha önce kullanmadıysanız bu hop on/hop off otobüslerin en güzel özelliği tam günlük ve sınırsız bilet aldığınız için istediğiniz durakta inip, zaman geçirip bir sonraki otobüse binebilmeniz. Kırmızı tur otobüsü 15 dakikada bir, mavi tur otobüsü ise 20 dakikada bir geçiyor, bu yüzden ulaşım çok rahat. Kaldığınız yer rota üzerindeyse, evinize kadar gitmek için bile kullanabilirsiniz :)
Biletlerin satıldığı ana gişeler V&A Waterfront’taki akvaryumun önü ve Long Street 81 numaradaki bilet ofisi. Ayrıca kredi kartı ile web sitesinden ve otobüslerden de satın alabilirsiniz.
Tüm bilgiler web sitesinde mevcut: www.citysightseeing.co.za
Cape Town’da bu otobüslerle yapacağınız pek çok tur seçeneği var. Tek bilet ile zamanınız yettiğince tüm turlara katılabilirsiniz. Bir günlük ve iki günlük kombo biletler var, biz iki günlük bileti aldık. Aşağıda günlük biletlerin içerdiği tur seçenekleri var:
Bu resimde de rotaları görebilirsiniz. Büyütmek için üzerine tıklayın:
İki günlük biletimizle ilk gün Kırmızı turu, Table Mountain’i ve Sunset turunu, ikinci gün ise daha uzun süren Mavi turu ve Mor turu yaptık. O kadar çok seçenek var ki, bilete dahil olan ve yapamadığımız turlar da oldu.
1 günlük kombo tur: 180 Rand / kişi
2 günlük kombo tur: 280 Rand / kişi
Fiyatları web sitesinden kontrol etmeniz iyi olur, ben döndüğümde yeniden baktım ve biletler indirime girmişti. Sezon boyunca artış da olabilir.
Turlara geçmeden bir kaç tavsiye:
– Table Mountain’a gitmek için bu otobüsleri kullanmak en rahatı. Kendi başınıza taksi veya toplu ulaşımla gitmek yerine bu otobüsleri seçerek rahat edersiniz. Her 15 dakikada bir otobüs var nasıl olsa.
– Table Mountain teleferiği rüzgarlı ve çok bulutlu havalarda kapanıyor. Bu nedenle bileti alacağınız sabah, dağın açık mı kapalı mı olduğunu kontrol ederseniz, otobüs biletinizi dağın açık olduğu garanti bir güne denk getirirsiniz ve gününüz daha verimli geçer. Mesela biz Cape Town’daki 2. Günümüzde gitmek istedik ancak bilet satış ofisine geldiğimizde dağın rüzgar nedeniyle kapalı olduğunu öğrendik ve otobüs biletimizi de bir gün sonra aldık.
Bu web sitesinde dağın açık olup olmadığının bilgisi anlık olarak yer alıyor: http://tablemountain.net
– Table Mountain biletinizi mutlaka önceden alın. Tekrar ediyorum: Table Mountain biletinizi mutlaka önceden alın :) Online olarak kendi sitesinden alabileceğiniz gibi, Kırmızı Otobüs gişelerinden de otobüs biletinizle aynı anda alabilirsiniz. Biz almadık :( …ve dağın eteğinde yarım saatten fazla bilet sırası beklemek zorunda kaldık. Biletin dışında bir de uzunca teleferik sırası oluyor, en azından bir sırayı atlamış olursunuz. Kasım ayı ve sonrasında gerçekten kalabalık oluyor, o yüzden bu tavsiyeme kulak verin :)
Table Mountain çıkış – iniş bileti: 240 Rand / kişi
Kırmızı Tur
Bu tur sizi Table Mountain’a ve şehir içindeki önemli noktalara götürüyor. Bir önceki yazımdaki yerlerin çoğuna Kırmızı tur ile de gidebilirsiniz. Şehirde istediğiniz durakta inip, dolaşıp bir şeyler içip yeniden binebilirsiniz.
Gelelim turun en önemli noktası olan Table Mountain’a:
Table Mountain
Cape Town’un ana simgelerinden olan Table Mountain, “Dünya’nın 7 Yeni Harikası”ndan biri seçilmiş. Sadece dağın üst kısmındaki bitki çeşidi sayısı, İngiltere’deki tüm bitki çeşitlerinden daha fazlaymış.
Dağa teleferik ile 4 dakikada çıkılıyor. Teleferiğin zemin kısmı 360 derece döndüğü için yukarı çıkarken hem deniz hem dağ manzaralarını görebiliyorsunuz. Çıkış ve inişte teleferik kullanmak şart değil, ayaklarınıza güveniyorsanız yürüyerek çıkmak için yollar da var. Dağın etrafını dolaşabileceğiniz yürüyüş ve tırmanma rotaları da var, eğer yürüyerek çıkmayı ve inmeyi tercih ederseniz bir gününüzü buraya ayırabilirsiniz. Eminim çok eğlenceli olur.
Dağın üstündeki manzarayı – tahmin edebileceğiniz gibi – kelimelerle anlatmak pek mümkün değil. Hem şehri, hem de yakındaki tüm koyları ve dağları görebilirsiniz. Üst kısım dümdüz olduğundan burada da yürüyüş turu yapabileceğiniz yollar mevcut. Hem de her noktada baktığınız yöndeki önemli şeyleri yazan bilgi panoları var. Şehrin önemli noktaları ve tarihi hakkındaki bilgileri bu panolardan edinebilirsiniz.
Dünya’nın yeni 7 harikasından birinde olduğunuzu belgeleyen tabela :)
Aşağıda dağın sakinlerinden olan, irice bir kemirgen türünü görüyorsunuz. Daisy diyorlar adına. Sadece fotoğraftakinin adı değil, türün adı daisy :) Restoran civarında kolay yemek bulmaya alıştığı için çöplerin etrafında dolaşıyor.
Table Mountain’dan indiğinizde yeniden Kırmızı otobüse binerseniz sizi Camps Bay, Sea Point, Green Point üzerinden yeniden şehir merkezine getirecek. Bu yolda istediğiniz durakta inip sahil keyfi ve yürüyüş yapabilirsiniz. Hatta Sea Point’te bisiklet kiralayıp yolu bisikletle de geçmeniz mümkün. Yorulduğunuzda ilk duraktan yine otobüsünüze binersiniz.
Sunset /Günbatımı Turu
Cape Town’da 3 şey yapma hakkınız olsaydı birini mutlaka bu tura ayırın derdim :)
Akvaryum önünden kalkan Sunset otobüsü sizi Signal Hill’in tepesine çıkartıyor ve buradan okyanusa batan güneşi izliyorsunuz. Cape Town genelde bulutlu bir şehir olduğundan gün batımı saatlerinde bulutlar renkten renge, şekilden şekilde giriyor. Ortaya muhteşem görüntüler ve fotoğraf kareleri çıkıyor.
Şehrin sakinleri ve keyif yapmasını bilenler gün batımı saatinde burada piknik sepetleri ve şaraplarıyla geliyorlar. Önceden böyle bir hazırlık yapabilirseniz gün batımı sizin için daha da unutulmaz olabilir :)
Tepeye yürüyerek ve bisikletle çıkmak da mümkün. Signal Hill’in etrafında uygun yollar var. Tepeye ulaşınca dağın diğer tarafından Camps Bay’e doğru aşağı inilebiyor. Buraları keşfetmek çok keyifli.
Aşağıda Signal Hill’den inerken şehir ve Table Mountain manzarası.
Mavi ve Mor Turlar
Şehrin bir başka görmeye değer noktası olan Hout Bay’e Mavi Tur ile gidilebiliyor. Arada Constantia’da inip Mor Tur’a geçerek üzüm bağlarını ve şarap evleri görülebiliyor. Biz iki günlük biletimiz olduğu için 2. Günü Mavi ve Mor turlara ayırdık.
Mavi Tur; Cape Town Üniversitesi’nin ve dünya çapında ünlülerin ve politikacıların kaldığı Mount Nelson Oteli’nin önünden geçerek bence Cape Town’un en güzel mahellesi olan Kirstenbosch’a doğru gidiyor. Burada her yer yemyeşil, ormanlık. Kirstenbosch semti, botanik bahçesi ve yaz aylarında ormanda düzenlenen konserleri ile ünlü. Konutlar lüks malikaneler ve çiftliklerden oluşuyor, mütevazi bir ev pek görmedik :)
Kirstenbosch’un ardından bir sonraki durak Mor şarap turunun başladığı Constantia. Şehre en yakın üzüm bağları burada yer alıyor ve tüm dağ yamaçları bağlarla kaplı. Güney Afrika’ya özgü üzümün adı Pinotage.
Mor tur otobüsüne geçtiğinize otobüste bu bölge ile ilgili detaylı bilgiler alıyorsunuz. Sizi şarap evlerinin arasından o gün müsait olan bir tanesine götürüyor. Bizim gittiğimiz yerin adı Groot Constantia idi.
Şarap evlerine ve üzüm bağlarına ayrıca detaylı olarak değineceğim :)
Hout Bay ve Seal Island
Mor turu, başladığımız noktada bitirip yine Mavi tur otobüsüne binerek Hout Bay’e doğru yola çıktık. Yol üzerinde “World of Birds” ve “Monkey Jungle” gibi yerler var.
Hout Bay girişinde ilk yazımda bahsettiğim Township olan Imizamo Yethu bulunuyor. Bu yerleşimin içini görmek isterseniz özel rehberle yürüyüş turu yapabilirsiniz.
Hout Bay’e geldiğinizde sizi balıkçı tekneleri ve soğuk depolar karşılıyor. Burası tipik bir balıkçı kasabası. Küçük bir marinası, küçük restoranları ve kahve dükkanları var. Hediyelik eşya standları sahil yolunda sıralanmış, satıcılar teknelere binip inenlere satış yapmaya çalışıyorlar.
Hout Bay’in en ilgi çekisi kısmı ise fok balığı kolonisinin yaşadığı Seal Island’a yapılan tekne turu. Sahilde tur şirketleri bulunuyor, İstanbul’daki boğaz turları gibi sizi kendi teknelerine çağıran satıcılar var. Fiyatlar da fark ediyor, o yüzden bir kaç yere bakmanızı tavsiye ederim. Bizim bindiğimiz tur 65 Rand idi.
15 dakikalık dalgalı bir tekne yolculuğu ile fokların yanına vardık. Foklar kalın yağ tabakalarına sahip oldukları için köpekbalıklarının en sevdikleri besin kaynağı. Hatta başka bir turda rehberin söylediğine göre köpekbalıkları insan etini sevmiyorlarmış, ama sörflerin üzerindeki insanları fok balıklarına benzettikleri için saldırıyorlar ve kolunu bacağını ısırdıktan sonra fok olmadığını anlayıp bırakıyorlarmış :) Artık ondan sonra ne kadar yaşarsınız meçhul, ama kurtulup yaşayanlar da var.
Oyuncu fok balıklarının videosu:
Fok balıklarının kayalık üzerindeki ve denizdeki oyunlarını izledikten sonra kıyıya varıyoruz ve şehre dönmek için Mavi otobüsümüzün durağına gidiyoruz.
Mavi otobüsün dönüş rotası Kırmızı otobüs ile Camps Bay’de deniz kenarında kesişiyor ve oradan sonra sahilden yine Sea Point ve Green Point’i keyifle izleyerek dönülüyor.
Fotoğraflarda dikkatinizi çekmiştir belki. Burada yollar çok düzgün ve geniş. Otobüsün ön koltuklarını da kaparsanız, çok keyifli bir yolculuk sizi bekliyor demektir :)
===
Bu rotaların yanında bilete dahil olan Sarı tur da var. Bu tur da şehrin farklı noktalarındaki müzelere götürüyor, daha çok kültür turu diyebiliriz. Bizim 2 gün içinde zamanımız kalmadığı için yapamadık. Ancak aynı noktalara yürüyerek de ulaşmak mümkün. Özellikle District Six müzesi tavsiye ediliyor.
Yine V&A Waterfront’tan kalkan tekne ile Harbour Tour yapabilirsiniz. Ücrete dahil olan yürüyüş turları da var, broşürlerde detayını bulabilirsiniz.
Kombo turların dışında helikopter, ATV gibi turlar satın alma imkanı da var. Helikopterle şehri havadan gezmek eminim çok güzel olur.
Sonraki yazılarım:
– Cape Town’da günlük turlar: Cape Peninsula, Safari, Şarap turları
– Yeme-içme tavsiyeleri
Yorumlar